25 Şubat 2011

Biz bunları yaşadık dostlar.

BİZ BUNLARI YAŞADIK, DAHA DÜN GİBİ GELİYOR İNSANA, YILLAR NASIL DA GEÇTİ ....
 
* Çocuklar doğduğunda telefon başvurusu yapılırdı. (Telefon sırası 8-10 yılda gelirdi.) Telefon hatları devredilirdi ve gazetelerde devren satılık telefon hattı ilanları bulunurdu.
* Telefonun ve radyonun üzerine dantel örtü konurdu.
* Gazocağı ve tel dolabımız vardı. Gazocağını yakmak için dahiyane bir teknolojiyle geliştirilmiş elektrik çakmak sistemi kullanılırdı, toprak hattına bağlı ocağı ucunda cereyanlı tellerle uzanan bir tahta sapla sürterek çıkan kıvılcımlarla ocak yakılırdı. Böylece pek ucuz olmayan İnhisar kibritlerini sadece sigara ve elektrik kesilmelerinde mum yakmak için saklanırdı. Çok şükür, bu son kullanış alanı günümüze kadar sürmektedir.
*  Annem, tıkanan gazocağını, ucunda kılcal tel olan bir aletle açmaya çalışırken habire söylenirdi.
*  Banyoda tuhaf bir soba vardı ve tuhaf bir yakacakla ısıtılırdı.
*  Banyomuz kurnalıydı, hamam tasımız vardı.
*  Plastikleri çıkmadan önce tuvalette takunya bulunur, ve herkesin ayağına olması için en büyük numara seçilirdi.
*  Evlerde her sonbaharda soba adedine göre 1 den 2 ton kömür 10 dan 20 çeki odun stok edilirdi, ayrıca sobaların sac bacalarının isi temizlettirilir, birkaç yılda bir de duvar içi bacalar temizlettirilirdi.
*  Okul kapısında ayva, şam tatlısı, macun şeker, susamlı şeker , pamuk helva, kestane satılırdı. 5 kuruşa ince bir dilim şam tatlısı,alırdık.
*  İsimleri Saint ile başlayan kalantor ecnebi okullarda 10 kuruşa croissant, 15 kuruşa açma, 25 kuruşa yağlı adlandırılan hamurlular ve de gofret bulunurdu.
*  İkinci mevki tramvay paso biletleri 3 kuruş, vapur paso biletleri 6 kuruştu. Dolmuş sistemi
ilk başladığında 25 kuruştu.
*  İlkokulda ABD yardımı sandviçler ve balıkyağı hapları dağıtılırdı.
*  Renkli patiskadan dikilme beli lastikli  külotlarımız vardı. Artık yünlerden örülen fanilalara, nazardan korunmamız için muska takarlardı!!
*  Okul açılacağı zaman Sümerbank ayakkabıları alınır, çok sevdiğim modeller için de bayram beklemem söylenirdi.
*  Bayramlarda, kıyafetlerimiz ve yeni ayakkabılarımız başucumuzda dururdu. Bazılarımız koynuna alır, yatardı.
*  Uyduruk oyuncaklarımız vardı. Gene de şimdikilere kıyasla çok daha öğrendirici ve eğitici olanları da Japon Mağazası ve onun karşı sırasında Bonmarşe’de bulunurdu.
*  Hatırlı bir kişiden çok güzel bir oyuncak araba veya bebek geldiği zaman, bozulmaması için kaldırırlır, bize verilemezdi!! Biz ona o bize bakardık.
*  İlkokulda sepet kadar kurdele takardık. Ne kadar kabarık ve büyük olursa o kadar makbuldü. 2 kafa gezerdik!!
*  Babalarımızın gömlek yakaları, bizim okul yakalarımız pazar akşamları kolalanırdı.
*  Genellikle herkes pazar günleri yıkanırdı!!  banyo merasimle yanar, çamaşır değişilirdi!!
*  Ecnebi filmlere aydın aileler, Türk filmlerine de fakirler ve eğitimsizler giderdi.
*  Akşam 18.00 seansı tercih edilirdi.
*  Filmler, sokak sokak dolaşan arabalardan bağırarak duyurulur, reklamı yapılırdı.
*  Sokaklardan, yoğurtçu, yorgancı, kalaycı, dondurmacı, eskici, bileyci, sülükçü(!!) geçerdi.
*  25 kuruşa Bisiklet kiralar, ''şans kader  kısmet talih niyet 5 kuruuş'' diye bağıran ve yuvarlak delikleri kazıtarak ilkel piyango çektiren çocukların peşine Fareli Köyün Kavalcısı gibi takılırdık
*  Herkesin en güzel ve en büyük odası misafir odası olarak ayrılır, kapısı kapatılırdı. Sonra da tüm aile küçük bir odaya tıkılınır, hayat geçirilirdi.
*  Radyo en kıymetli eğlencemizdi. Her evde RCA veya Siera marka bir radyo bulunurdu.
*  Evdeki radyo adedine gore PTT’ye senelik vergi ödenirdi.
*  Orhan Boran ve Yuki kaçırılmazdı .
*  Uğurlugil ailesindeki Arap Bacı'ya herkes hayrandı.
*  Radyo tiyatrosu sayesinde tüm klasikler ezberimize girmişti. Haluk Kurdoğlu, Semih Sergen ve Işık Yenersu'nun sesine aşıktım. Genellikle Kerim Afşar, Tomris Oğuzalp  esas oğlan ve esas kız olurdu.
*  Türk Sanat Müziğini kentliler, Türk Halk Müziğini de köylüler dinlerdi.
*  İlkokulda okuma bayramı, kurdele  bilmezdik. Herkes okurdu, kimse de bayram etmezdi.
*  Aşı oluncağı zaman tek iğne ile neredeyse koca sınıf bitirilirdi.
*  Aids henüz çıkmamıştı, eşcinsellik duyulmamıştı.
*  İsveçli sarışın güzeller güzeli May Britt ile çirkinler kralı zenci Sammy Davis Jr evlendiğinde yer yerinden oynamıştı.
*  Okulda, Kürt ,Türk, Ermeni, Yahudi, köylü, şehirli bilmezdik. Kimse kimseye böyle garip soru sormaz, merak dahi edilmezdi. Sadece Alevi kelimesi fısıldanarak söylenirdi.
*  Herhangi bir sebeple götürülen hediye paketini açmak, geleneklerimize aykırıydı , ayıptı. Misafir gidince ilk iş onu açmak olurdu.
*  Misafirlikte ne kadar aç olursanız olun, ikram  tabağındakileri bitirmek de ayıptı. Görgülüler bir lokma mutlaka bırakır, görgüsüzler hepsini yerdi.
*  İki çeşit rakı vardı, Tekel’in Kulüp ile Yeni’si daha sonar Altınbaş’I da çıkardılar. Bira bir
çeşitti, Tekel’in Bomonti fabrikasında üretilirdi.
*  Dondurma mayıs sonunda çıkar ve üç çeşitti, kaymak, vişne ve çikolata, annem temmuza kadar izin vermezdi.
*  Sokakta oynarken en sevdiğimiz yiyecek, bir dilim taze ekmek üzerine Sana yağı ve toz şekerdi.
*  Kaçık çoraplar, çektirilmek için tuhafiyeciye götürülür, ertesi günü alınırdı.
*. Külotlu çoraptan önce tüm kadınlar jartiyer kullanır, yaşlılar, baldırlarına lastik takardı.
*  60 lı yıllarda evlenen her genç kızın çeyizinde mutlaka 1 adet baby doll bulunurdu..
*  Fotoğraflarda gülmek laubalilikti. Pek çok kişinin düğün resimleri cenaze törenlerini andırırdı. Ağır, vakur ve ciddi olmak önemliydi.
*  Anneler, vapurda, trende, otobüste rahatlıkla bebek emzirirlerdi.
*  Yazlık Sinemalara battaniye ve minderlerle gidilir, çekirdek çitlenirdi. Arada frigo buz satılırdı. Pahalı olduğu için babam almazdı.
*  Çarşıda, pazarda anne ve babamızdan bir şey istemek ayıptı. Ancak sorulursa yanıtlardık. Canımız istediği halde çoğunlukla da red ederdik.
*  Her gencin en kıymetli eşyası Dual pikaptı. Plak almak için harçlık biriktirirdik.
*  Defter-kitap kaplama kağıtları ya kırmızı ya da mavi olurdu.
*  Gazete kağıtlarından kese kağıdı yapar, undan yapılmış tutkalla yapıştırırdık.
*  Bir maniniz yoksa annemler bu akşam size gelecek' bir teklif değil, bir kararın iletilmesi  gibiydi. Bu soruya 'hayır' demek mümkün değildi, adetlerimize göre ayıptı. Önemli bir program varsa (bilet, başka ziyaret vs) derhal iptal edilir, aile telaş yumağına dönerdi.
 
Ayni dili konusan degil,
Ayni duygulari paylasanlar anlasabilir...

2 yorum:

  1. eline sağlık abi çok keyifli bir yazı

    YanıtlaSil
  2. Aynen bende okuduğumda çocukluğum ve gençliğim geldi o zamanları yaşamak isterim.

    YanıtlaSil